Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliğince düzenlenen program
Şule Gürel
28.10.2018
KRV Eyalet Milletvekili (SPD) Sayın Rainer Bischoff,
Değerli Büyükelçimiz Onur Öymen,
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği Başkanı Sayın Mustafa Tosun,
Duisburg ADD’nin değerli başkan ve üyeleri,
Kıymetli basın mensupları,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 95. Yıldönümü vesilesiyle düzenlediğiniz bu güzel kutlama programında aranızda olmaktan mutluluk duyuyorum. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu hakkında söyleyecek o kadar çok şey var ki bir konuşmaya sığmaz. O yüzden ben sözlerimi fazla uzatmayacağım.
Öncelikle, Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, tüm dava arkadaşlarını, bağımsızlığımız ve vatanın bütünlüğü için hayatlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle ve saygıyla yad ediyorum.
Kadınıyla erkeğiyle tüm milletimizin seferber olarak yürüttüğü İstiklal mücadelesinde nihayet zafere ulaştığımızda, kurulacak genç devletin yönetim şekli olarak Cumhuriyetin seçilmesi elbette tesadüf değildir. Vatanın bağımsızlığı için canlarını feda edenler bu milletin evlatları olduğu için “hakimiyetin kayıtsız şartsız sahibi” de milletimiz olmuştur. Bu yüzden, egemenliğin kaynağını millet olarak kabul eden Cumhuriyet, yeni devletimizin yönetim şekli olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş demokratik değerler temelinde, milli sınırlarımız içindeki tüm vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini ve eşitliğini güvenceye alan bir hukuk devleti olarak kurulmuş, böylelikle etnik kökeni, dini ve mezhebi ne olursa olsun milletimizin birlik ve beraberliğini pekiştirmiştir.
Altını çizerek söylemem gerekir ki, kadınları toplumun eşit bireyleri yapan Cumhuriyet sayesinde biz kadınlar bugün bulunduğumuz noktalara gelebildik.
Değerli Atatürkçüler,
Mustafa Kemal ve silah arkadaşları “tam bağımsızlığı” hedeflemiş, iktisadi egemenlik sağlanmadan tam bağımsızlığın sürdürülemeyeceğinin bilinciyle adımlar atmıştır. Atatürk’ün 1923’de İzmir İktisat Kongresinde söylediği gibi “Askeri ve siyasi zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmazlarsa, kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz.“ İşte bu düşünceyle başlatılan ve daha sonraki yıllarda da devam eden kalkınma seferberliği sayesinde, ülkemiz bugün dünyanın en büyük 17. ekonomisi olmuştur. Elde ettiğimiz bu başarı, Cumhuriyetimizin 100. yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize ulaşmak için bize cesaret vermelidir. Son aylarda bazı sıkıntılar yaşansa da, ülkemiz, sağlam ekonomik temelleri, önemli jeopolitik konumu, genç nüfusu ve milletin azmiyle bunu başarabilecek güçtedir.
Biliyorsunuz, tam bağımsızlığın önemli bir ayağı milli savunmadır. Türkiye Cumhuriyetini, dışarıdan yönelecek askeri tehditlere karşı müdafaa etmek için caydırıcı nitelikte güçlü bir orduya sahip olmamız gerektiği açıktır. Ancak askeri teknolojiler alanında dışarıya bağımlı olunduğunda neler olabileceğini, Kıbrıs Barış Harekatı sonrasındaki silah ambargosuyla daha iyi idrak ettik. Yine terörle mücadelemizde çeşitli askeri malzemelerin türlü siyasi engellerle bize satılmadığını gördük. O tarihlerden bu yana milli savunma sanayiimizi geliştirmek için önemli adımlar attık ve olumlu sonuçlar aldık.
Değerli Atatürkçüler,
Türkiye Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek konusunda hepimize görev düşüyor. Dün askeri yöntemlerle vatanımızı ele geçirmeye çalışanlar bugün başka yöntemler deniyorlar. Terörle topraklarımızın bir kısmını koparmaya çalışanlara, asılsız Ermeni iftirasıyla tarihimize kara çalmaya uğraşanlara, sözde eğitim gönüllüsü ve sözde dini cemaat kisvesi altına genç nesillerimizin beyinlerini ele geçirerek yabancı istihbarat örgütlerine taşeronluk yaptıran terör yapılarına karşı her zaman dikkatli olmalıyız.
Avrupa Atatürkçü Düşünce Derneklerinin Türkiye Cumhuriyetine yönelen tehditlerin bilincinde olduğunu, zor zamanlarda siyasi görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak devletine sahip çıktığını ve milli çıkarlarımızı ilgilendiren konularda hassasiyet gösterdiğini memnuniyetle görüyorum.
Hollanda’da görev yaptığım dönemde Hollandalı bir akademisyen bana, yeni nesil Avrupalı gençlerin barış ve refah döneminde doğup büyüdükleri için savaş ve yoksulluğun ne olduğunu bilmediklerini, barış ve refahı olağan bir veri olarak kabul ettiklerini, Anadolu tabiriyle “çantada keklik” olarak gördüklerini anlatmış, gençlere bu noktaya bir barış projesi olan Avrupa Birliği sayesinde gelindiğini iyi anlatmak gerektiğini söylemişti. Benzer şekilde bizim de, Cumhuriyetin kazandırdıklarını ve Cumhuriyet olmasaydı belki de bugün Ortadoğu ülkeleri gibi olacağımızı gençlere iyi anlatmamız gerekiyor.
Her 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı sevincini Türkiye’den kilometrelerce uzakta olsa da yaşatmak ve burada doğup büyüyen yeni nesillerimize, Cumhuriyetine bize kazandırdıklarının kıymetini anlatmak için gösterdiğiniz çaba için sizlere teşekkür ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyor, daha nice Cumhuriyet Bayramlarında buluşmayı diliyorum.
Değerli Büyükelçimiz Onur Öymen,
Avrupa Atatürkçü Düşünce Dernekleri Birliği Başkanı Sayın Mustafa Tosun,
Duisburg ADD’nin değerli başkan ve üyeleri,
Kıymetli basın mensupları,
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 95. Yıldönümü vesilesiyle düzenlediğiniz bu güzel kutlama programında aranızda olmaktan mutluluk duyuyorum. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşu hakkında söyleyecek o kadar çok şey var ki bir konuşmaya sığmaz. O yüzden ben sözlerimi fazla uzatmayacağım.
Öncelikle, Cumhuriyetimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, tüm dava arkadaşlarını, bağımsızlığımız ve vatanın bütünlüğü için hayatlarını feda eden aziz şehitlerimizi rahmetle ve saygıyla yad ediyorum.
Kadınıyla erkeğiyle tüm milletimizin seferber olarak yürüttüğü İstiklal mücadelesinde nihayet zafere ulaştığımızda, kurulacak genç devletin yönetim şekli olarak Cumhuriyetin seçilmesi elbette tesadüf değildir. Vatanın bağımsızlığı için canlarını feda edenler bu milletin evlatları olduğu için “hakimiyetin kayıtsız şartsız sahibi” de milletimiz olmuştur. Bu yüzden, egemenliğin kaynağını millet olarak kabul eden Cumhuriyet, yeni devletimizin yönetim şekli olmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş demokratik değerler temelinde, milli sınırlarımız içindeki tüm vatandaşların temel hak ve hürriyetlerini ve eşitliğini güvenceye alan bir hukuk devleti olarak kurulmuş, böylelikle etnik kökeni, dini ve mezhebi ne olursa olsun milletimizin birlik ve beraberliğini pekiştirmiştir.
Altını çizerek söylemem gerekir ki, kadınları toplumun eşit bireyleri yapan Cumhuriyet sayesinde biz kadınlar bugün bulunduğumuz noktalara gelebildik.
Değerli Atatürkçüler,
Mustafa Kemal ve silah arkadaşları “tam bağımsızlığı” hedeflemiş, iktisadi egemenlik sağlanmadan tam bağımsızlığın sürdürülemeyeceğinin bilinciyle adımlar atmıştır. Atatürk’ün 1923’de İzmir İktisat Kongresinde söylediği gibi “Askeri ve siyasi zaferler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferlerle taçlandırılmazlarsa, kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz.“ İşte bu düşünceyle başlatılan ve daha sonraki yıllarda da devam eden kalkınma seferberliği sayesinde, ülkemiz bugün dünyanın en büyük 17. ekonomisi olmuştur. Elde ettiğimiz bu başarı, Cumhuriyetimizin 100. yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girme hedefimize ulaşmak için bize cesaret vermelidir. Son aylarda bazı sıkıntılar yaşansa da, ülkemiz, sağlam ekonomik temelleri, önemli jeopolitik konumu, genç nüfusu ve milletin azmiyle bunu başarabilecek güçtedir.
Biliyorsunuz, tam bağımsızlığın önemli bir ayağı milli savunmadır. Türkiye Cumhuriyetini, dışarıdan yönelecek askeri tehditlere karşı müdafaa etmek için caydırıcı nitelikte güçlü bir orduya sahip olmamız gerektiği açıktır. Ancak askeri teknolojiler alanında dışarıya bağımlı olunduğunda neler olabileceğini, Kıbrıs Barış Harekatı sonrasındaki silah ambargosuyla daha iyi idrak ettik. Yine terörle mücadelemizde çeşitli askeri malzemelerin türlü siyasi engellerle bize satılmadığını gördük. O tarihlerden bu yana milli savunma sanayiimizi geliştirmek için önemli adımlar attık ve olumlu sonuçlar aldık.
Değerli Atatürkçüler,
Türkiye Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek konusunda hepimize görev düşüyor. Dün askeri yöntemlerle vatanımızı ele geçirmeye çalışanlar bugün başka yöntemler deniyorlar. Terörle topraklarımızın bir kısmını koparmaya çalışanlara, asılsız Ermeni iftirasıyla tarihimize kara çalmaya uğraşanlara, sözde eğitim gönüllüsü ve sözde dini cemaat kisvesi altına genç nesillerimizin beyinlerini ele geçirerek yabancı istihbarat örgütlerine taşeronluk yaptıran terör yapılarına karşı her zaman dikkatli olmalıyız.
Avrupa Atatürkçü Düşünce Derneklerinin Türkiye Cumhuriyetine yönelen tehditlerin bilincinde olduğunu, zor zamanlarda siyasi görüş ayrılıklarını bir kenara bırakarak devletine sahip çıktığını ve milli çıkarlarımızı ilgilendiren konularda hassasiyet gösterdiğini memnuniyetle görüyorum.
Hollanda’da görev yaptığım dönemde Hollandalı bir akademisyen bana, yeni nesil Avrupalı gençlerin barış ve refah döneminde doğup büyüdükleri için savaş ve yoksulluğun ne olduğunu bilmediklerini, barış ve refahı olağan bir veri olarak kabul ettiklerini, Anadolu tabiriyle “çantada keklik” olarak gördüklerini anlatmış, gençlere bu noktaya bir barış projesi olan Avrupa Birliği sayesinde gelindiğini iyi anlatmak gerektiğini söylemişti. Benzer şekilde bizim de, Cumhuriyetin kazandırdıklarını ve Cumhuriyet olmasaydı belki de bugün Ortadoğu ülkeleri gibi olacağımızı gençlere iyi anlatmamız gerekiyor.
Her 29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı sevincini Türkiye’den kilometrelerce uzakta olsa da yaşatmak ve burada doğup büyüyen yeni nesillerimize, Cumhuriyetine bize kazandırdıklarının kıymetini anlatmak için gösterdiğiniz çaba için sizlere teşekkür ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyor, daha nice Cumhuriyet Bayramlarında buluşmayı diliyorum.
Ali İhsan İzbul
Başkonsolos
Pazartesi - Cuma
09.00 - 12.30 / 13.00 - 16.00
Başkonsolosluğumuz randevu ile hizmet vermekte olup, konsolosluk işlemleriniz için "www.konsolosluk.gov.tr" adresinden T.C. kimlik numaranızı girerek randevu almanız gerekmektedir. Kimlik numaranızı bilmiyorsanız bir yakınınızın kimlik numarası ile de randevu alabilirsiniz. Yeni kimlik kartlarınızı ve pasaportlarınızı mesai saatleri içerisinde dilediğiniz zaman Başkonsolosluğumuza gelerek, randevusuz teslim alabilirsiniz.
Tatil Günleri 2024
1.01.2024 | Yılbaşı | |
12.02.2024 | Karnaval | |
29.03.2024 | Paskalya Arifesi | |
1.04.2024 | Paskalya | |
10.04.2024 | Ramazan Bayramı 1. Günü | |
1.05.2024 | İşçi Bayramı | |
9.05.2024 | Hz. İsa'nın Göğe Yükselişi | |
20.05.2024 | Küçük Paskalya | |
30.05.2024 | Yortu Bayramı | |
3.10.2024 | AFC Milli Günü | |
29.10.2024 | 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı | |
1.11.2024 | Azizler Yortusu | |
25.12.2024 | 1. Noel Günü | |
26.12.2024 | 2. Noel Günü |
+49 30 56 83 73 099